Serinin ikinci filminde, Karayip Denizi'nin esrarengiz sularında, Jack Sparrow'un hikayesi devam eder. Bu sefer, Jack, kendini efsanevi deniz kaptanı Davy Jones'un karanlık dünyasının ortasında bulur. Jones, kalbini denizdeki bir sandığa kilitlemiştir ve bu sandığı kontrol ederek ölümsüzlüğü elinde tutmaktadır. Jack Sparrow ise, kendi ölümüne dair bir anlaşma yapmaktan kaçınmak için bu sandığı bulmaya karar verir.
Will Turner ve Elizabeth Swann, Jack'in yardımına koşarlar ancak bedel ödemeleri gereken anlaşmaları vardır. Bu arayış, karşılarına lanetli gemiler, deniz canavarları ve eski düşmanlarını çıkarır. Davy Jones'un Ucubelerin Gölgesi adlı hayalet gemisi, Karayip Denizi'ni dehşet içinde bırakırken, Jack'in kaçışı ve kurtuluşu zorlaşır.
Aşk, ihanet ve ölümler arasında, karakterler karmaşık bir ağ içinde sıkışır. Jack Sparrow'un esprili mizacı, Will ve Elizabeth'in zorlu kararları, ve Davy Jones'un ürkütücü varlığı, filmi heyecan verici ve duygusal bir deneyim haline getirir. Korsanlar, aşk ve ölümsüzlük arasındaki çatışma, "Ölü Adamın Sandığı"nı öncekinden farklı ve özgün kılan unsurlardır.
Görsel şölen, denizde geçen epik mücadeleler, ve Hans Zimmer'in etkileyici müziğiyle birleşen bu eşsiz öykü, Karayip Korsanları serisine unutulmaz bir katkı yapar. Film, izleyiciyi gerçeküstü bir dünyaya davet eder ve korsanların, aşkın ve ölümün karanlık sularında geçen bu epik serüveni, unutulmaz bir şekilde resmeder.